İçeriğe geç

İçindekiler kısmına geç

Adaletsizliğin Nedenleri

Adaletsizliğin Nedenleri

Adaletsizliğin Nedenleri

YAKLAŞIK 2.000 yıl önce Kutsal Kitap, bugünkü insan profilini inanılmaz bir doğrulukla çizmişti: “Son günlerde çetin ve bunalımlı bir dönem gelecek. Çünkü insanlar, kendini seven, parayı seven, . . . . nankör, vefasız, insan sevgisinden yoksun, uzlaşmaz, . . . . iyilik düşmanı, hain, dik başlı, gururlu, Tanrı yerine zevki seven . . . . kişiler olacaklar” (2. Timoteos 3:1-5).

Bu niteliklerin bugün iyice yaygınlaştığını inkâr edecek pek az insan vardır. Bunlar kendini pek çok yolla, örneğin açgözlülük, önyargı, antisosyal davranışlar, yolsuzluk ve gelir dağılımındaki uçurumlarla gösterir. Şimdi bunları tek tek ele alalım.

AÇGÖZLÜLÜK. “Açgözlülük iyidir” sözü batının ekonomi dünyasında bilinen bir slogandır. Fakat bu doğru değildir. Açgözlülük can yakar! Örneğin muhasebe hilelerinin, saadet zincirlerinin ve insanların sorumsuzca borç alıp vermesinin ardında yatan şey genelde açgözlülüktür ve sonuçları, –mesela ekonomik çöküş- pek çok insanın canını yakmıştır. Gerçi kayba uğrayanlardan bazıları açgözlü insanların kendileridir. Ama kendi halinde, çalışkan insanlar da zarar görür, bazıları evlerini ve emekli maaşlarını kaybeder.

ÖNYARGI. Önyargılı insanlar başkalarını haksızca yargılar, hatta etnik köken, cilt rengi, cinsiyet, sosyal statü ya da din gibi etkenlere dayanarak ayrımcılık yapar. Örneğin Birleşmiş Milletler’e bağlı bir komitenin tespitine göre, bir Güney Amerika ülkesinde hamile bir kadın, etnik kökeni ve sosyoekonomik durumu nedeniyle sağlık merkezinde ayrımcılığa maruz kaldı ve kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. Önyargı aşırı boyutlara vardığında, etnik temizlik ve soykırım gibi korkunç adaletsizliklere bile yol açar.

ANTİSOSYAL DAVRANIŞLAR. Toplumda karışıklık ve huzursuzluk yaratan antisosyal davranışları ele alan bir kitabın özet baskısında şu sözler yer alır: “Antisosyal davranışlar yüzünden her yıl on binlerce aile dağılıyor, yüz binlerce insanın hayatı altüst oluyor ve milyonlarca dolarlık mal zarar görüyor. Toplumda şiddet ve saldırganlık öyle yaygın ki, gelecekte tarihçiler yirminci yüzyılın sonlarını ‘Uzay Çağı’ ya da ‘Bilgi Çağı’ değil de toplumun kendi kendini yiyip bitirdiği ‘Antisosyal Çağ’ diye adlandırırsa şaşmamak gerek” (Handbook of Antisocial Behavior). Bu kitap 1997’de yayımlanmıştı ve o zamandan beri insanların tutum ve davranışlarında herhangi bir gelişme olmadı.

YOLSUZLUK. Güney Afrika’daki yolsuzluklarla ilgili bir habere göre yedi yılı aşkın bir süre boyunca, bir il sağlık idaresi için ayrılan 25,2 milyar Güney Afrika randı’nın (o zamanın parasıyla 4 milyar doların) yüzde 81’inden fazlası amacı dışında kullanıldı. Bir gazetenin yorumuna göre “o ildeki hastanelerin, kliniklerin ve sağlık merkezlerinin bakım masrafları için ayrılması gereken” para bu amaçla kullanılmamıştı (The Public Manager).

GELİR DAĞILIMINDAKİ UÇURUMLAR. Time dergisinin bildirdiğine göre, 2005’te Britanya’nın yıllık gelirinin yaklaşık yüzde 30’u “en yüksek gelire sahip yüzde 5’lik kesime gitti.” Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2009 yılı verilerine göre, Türkiye’de en yüksek gelire sahip yüzde 20’lik kesimin yıllık gelirden aldığı pay yüzde 47,6 iken, en düşük gelire sahip yüzde 20’lik kesimin payı yüzde 5,6. Dünya çapında yaklaşık 1,4 milyar insan günde 1,25 dolar ya da daha az bir parayla yaşıyor ve her gün 25.000 çocuk yoksulluk nedeniyle hayatını kaybediyor.

Adaletsizliğin Çözümü Var mı?

1987’de zamanın Avustralya başbakanı, 1990 yılına gelindiğinde Avustralya’da hiç yoksul çocuk kalmamasını hedef edindiklerini söylemişti. Bu hiçbir zaman gerçekleşmedi. Hatta sonradan başbakan böyle bir hedef koyduğuna pişman oldu.

Evet, bir kimse ne kadar güçlü, zengin ya da nüfuzlu olursa olsun sonuçta insandır ve adaletsizliği ortadan kaldıramaz. Aslında güçlü insanlar da adaletsizliğe uğrayabilir, ayrıca yaşlanır ve ölürler. Bu gerçekler Kutsal Kitaptaki şu iki ayeti akla getiriyor:

“Adımlarına yön vermek insana düşmez” (Yeremya 10:23).

“Soylulara, sizi kurtaramayacak olan insanoğluna güvenmeyin” (Mezmur 146:3).

Bu sözlerin doğruluğuna güvenirsek insanların çabaları boşa çıktığında hayal kırıklığına uğramayız. Peki adalet için hiç ümit yok mu? Tabii ki var! Bu makale dizisinin sonunda göreceğimiz gibi gerçekten adil bir dünya ufukta! Ancak bu gerçekleşene kadar şahsen yapabileceğimiz bazı şeyler var. Kendi düşünce ve davranışlarımızı gözden geçirebiliriz. Şu sorular üzerinde düşünün: ‘İnsanlarla ilişkilerimde daha adaletli olabilir miyim? Bu konuda kendimi geliştirebileceğim başka alanlar var mı?’ Sonraki makale bu sorulara cevap vermenize yardımcı olabilir.

[Sayfa 4, 5’teki resimler]

A. Çin’de polis etnik kökenli şiddet olaylarına karışan birini tutukluyor

B. Londra’da mağazalara yapılan saldırı ve yağmalamalar

C. Ruanda’da bir mülteci kampında yaşanan sefalet

[Tanıtım notu]

Üstte solda: © Adam Dean/​Panos Pictures; ortada: © Matthew Aslett/​Demotix/​CORBIS; sağda: © David Turnley/​CORBIS